STEM YAKLAŞIMININ DÜNYADA VE TÜRKİYE'DEKİ
GELİŞİM SÜRECİ
Dünya genelinde kullanılan yeni yaklaşımlarda disiplinler arası ve öğrenci merkezli uygulamaların gittikçe daha fazla yer aldığı görülmektedir. Özellikle Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik alanlarına dünya ülkeleri özel bir önem vermiş ve küresel rekabetin bir parçası olarak değer kazanmıştır ve bu durum STEM olarak adlandırılarak dünya çapında gün geçtikçe daha fazla yer önem kazanan bütünleşik bir anlayışa dönüşmüştür.
STEM aslında bilişsel taksonominin tüm aşamalarını içeren bir süreç olarak tasarlanmıştır. Rekabetçi yeni dünya düzeninde küresel rekabetin içerisinde bulunabilmek adına dünya ülkeleri disiplinlerin birlikte kullanılmasıyla ancak çığır açıcı yeniliklere ulaşılabileceği düşüncesindedirler. Bu, aslında geçmişte büyük filozof ve bilim adamlarında zaten süregelen bir durumun sistematize edilmiş hali olarak düşünülebilir. STEM düşüncesinin; STEM' i oluşturan kavramlara bağımsız disiplinler olarak bakan ve değerlendiren ile bu disiplinlere bütünleşik olarak bakan iki farklı temel düşünce olarak belirginleştiği söylenebilir. STEM eğitimi; STEM disiplinlerin toplumda ekonomik ve kültürel yansımalarını okuyabilme ve küresel rekabete tutunabilmede bu disiplinlerin en etkili şekilde kullanılması olarak da ifade edilebilir.
Son yıllarda PISA ve TIMSS gibi uluslararası sınavlarda önemli başarılar elde eden Finlandiya, Çin, Güney Kore ve Singapur'da da STEM alanlarına verilen önemi değeri ortaya çıkmaktadır. Örneğin Çin'de 2004 yılında pilot olarak başlatılıp 2012 yılına kadar tüm ülkede yaygınlaşması sağlanan STEM alanları ile ilgili yeni öğretim programı, sınıftaki bilginin uygulamaya aktarılmasını, araştırmaya dayalı öğrenmeyle öğrencilerin bilimsel okuryazarlığının geliştirilmesini amaçlamaktadır. STEM alanlarına özel yeteneği olan öğrenciler için de ayrı sınıflar hazırlanmış ve bu sınıflarda özel bir programla öğrenciler yetiştirilmektedir. Güney Kore'de tüm kademelerde zorunlu olarak içeriklere yerleştirilen STEM, sanatla bütünleştirilerek sanat (ART) unsuru da eklenmiş ve STEAM şeklinde uygulanmaktadır. Singapur'da da bu işe özel bir önem veren Eğitim Bakanlığı Singapur Bilim Merkezinden STEM için özel içerik ve programlar hazırlamasını istemiş ve uygulamalara yansıtmıştır. Finlandiya ise son yıllarda özel bir STEM uygulamasına imza atmıştır. STEM alanlarını bütünleşik olarak öğrencilere sunmayı amaçlayan uygulamada; dersleri ayrı ayrı ve konu bazlı işlemek yerine olay temelli bir eğitim anlayışını benimsemiştir. Yani bir olayı ortaya koyarak o olaydaki unsurlar üzerinden yaşamdaki unsurlara ve bilim alanlarına değinmeyi amaçlamaktadır.
Türkiye'de yakın geçmişte STEM adı altında olmasa da Köy Enstitüleri güzel bir STEM çalışma örneğidir. Müfredat olarak 2004'te yapılandırmalı yaklaşıma geçilmesi STEM düşüncesinin ilk somut adımları olarak algılanabilir. Çünkü uygulamayı esas alan STEM düşüncesi yine uygulama ve öğrenen merkezli yapılandırmalı yaklaşımla gerçekleştirilebilir. 2016 yılına kadar Türkiye'de resmi olarak hazırlanmış herhangi bir STEM eylem planı yoktur. Bununla birlikte 2004 yılından itibaren; TUBİTAK, Kalkınma Bakanlığı, TUSİAD, MEB ve İstanbul Aydın Üniversitesi gibi kurumların hazırladığı bazı raporlarda STEM ele alınmaktadır. 2016 yılında MEB Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü tarafından "STEM Eğitim Raporu" nu yayınlayarak STEM'İN Türk eğitim sistemine dahil edilmesi için yapılması gerekenleri ortaya koymuş ve dokuz maddelik bir eylem planı hazırlanmıştır.
2018 yılında MEB tarafından hazırlanan Fen Bilimleri Dersi Eğitim Programında STEM eğitimi daha belirgin bir şekilde görülmektedir. Bakanlık yeni öğretim programında 4. sınıftan itibaren Fen Bilimleri dersi öğretim programında "öğrencilerin mühendislik ve bilim arasındaki bağlantıyı kurmalarına, disiplinler arası etkileşimi anlamalarına ve öğrendiklerini yaşantısal hale getirerek dünya görüşü geliştirmelerine yardımcı olmak" hedef olarak belirlenmiştir. Aynı programda "Ülkemizin bilimsel araştırma ve teknolojik gelişme kapasitesini, sosyoekonomik kalkınmasını ve rekabet gücünü artırmak için öğrencilerin fen ve mühendislik uygulamalarını deneyimlemeleri önem arz etmektedir. Programda Fen, Mühendislik ve Girişimcilik Uygulamaları kapsamında öncelikle öğrencilerden ünitelerde ele alınan konulara ilişkin günlük hayattan bir ihtiyaç veya problemi tanımlamaları beklenmektedir. Problemin günlük hayatta kullanılan veya karşılaşılan araç, nesne veya sistemleri geliştirmeye yönelik olması istenir. Ayrıca problemler malzeme, zaman ve maliyet kriterleri kapsamında ele alınmalıdır." ifadeleri STEM' in müfredatta belirgin olarak yer aldığını göstermektedir.
STEM' in özellikle Finlandiya'daki şekilde bütünleşik bir içerik olarak düşünülmesi ve bilimle hayatı bütünleştirici bir yaklaşım arz etmesinin Türkiye için de daha değerli olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü zaten yaşamın okunmasından doğan bilimler yine yaşamla bir bütün halinde gelecek nesillere aktarılmalıdır. Aslında doğru bir STEM anlayışı bilimin yaşamda fark edilmesi ve öğrenilmesi olarak yorumlanabilir. Jules Payot (2019)' un " Psikoloji dersine çalışırken hiçbirinin aklına psikolojiyi doğdukları günden itibaren kullanıyor oldukları gelmez" diyerek dikkat çektiği nokta da bu durumu ifade eden güzel bir örnektir.
Yorumlar
Yorum Gönder